Pages

27 Haziran 2011 Pazartesi

William Shakespeare


William Shakespeare
26 Nisan 1564 – 23 Nisan 1616

İngiliz şair ve tiyatro oyun yazarı olan hemen herkesi tanıdığı Shakespeare, en ünlü eserlerinden biri olan Hamlet'te derin düşünmeye vesile olacak bir cümle yazmıştır.

Tanrım, bir fındık kabuğu içine sıkışıp kalmış olabilirim, ama yine de kendimi sonsuz evrenin kralı sayarım..
Hamlet; 2-II

Gerçektende, herşeyi beynimizin içinde algılayıp, tüm yaşantımızı beynimizin içinde geçirirmemize rağmen; birçok kişi kendisini çok farklı görmektedir. Mesela çok büyük arazilerin, çok yüksek binaların sahibi olduğunu sanan insanlar vardır. Arabalarının, evlerinin, yatlarının, bankada paralarının, fabrikalarının, ünvanlarının, diplomalarının olduğunu zanneder herkes.

Halbuki fabrikası mercimek tanesi kadar bir yerde oluşmaktadır. Algıları kendisinden alınsa, hiçbir şey kalmayacaktır.

Örneğin sadece hafızası kaybolan ve yeni hatıralar oluşturamayan bir kişi düşünelim. Bu kişi dünyanın en zengin, en çok gayrimenkule sahip insanı olabilir. Ancak hafızası gidip yeni hatıralar oluşturamadığı zaman hiçbir şeyi olduğunu düşünmeyecektir.

Bir başka açıdan bakacak olursak; hiçbir şeyi olmayacaktır!

İşte bir fındık kabuğu kadar bile olmayan, beyninin içindeki ilgili bölgelerde sıkışıp kalmış insan; buna rağmen büyüklenme, kendine güç atfetme ve maddeyi sahiplenme yanılgısına düşer.

28 Ocak 2011 Cuma



Ünlü Amerikalı pop sanatçısı Britney Spears, 2001 yılında Las Vegas'da düzenlediği konser gösterisi için oldukça ilginç ve insanları düşünmeye sevk eden bir tanıtım hazırlamıştı. Özellikle tanıtımın açılış kısmı olmak üzere, konser boyunca herşeyin zihinde olup bittiği vurgulanmaktaydı. Tüm yaşananların, hatta o anda izleyicilerin konserde izlediği tüm gösterilerin de aslında kişilerin zihninde olduğu sık sık hatırlatılmaktaydı.

Sanatçı bu tanıtımıyla insanlara, gerçek olarak yaşadıkları hayatlarının da aslında bir rüya olabileceğini düşündürmektedir. Çarpıcı görüntülerle çok detaylı olarak yer verilen bu konuya örnek olarak, kendisinin kalabalık bir seyirci topluluğu karşısında konser verdiği rüyasından örnek vermektedir. Sonra da bunların rüyanın içinde bir rüya olabileceğini hatırlatmaktadır.

Herşey zihninizdeydi...

Gördüğüm veya görmekte olduğum herşey yoksa rüyanın içindeki bir rüya mı?

Hiç çok gerçek olduğunu hissettiğiniz bir rüya gördünüz mü?

Gerçek hayatla hayal dünyası arasındaki farkı güçlükle söyleyebildiğiniz....

Şu anda hangi dünyanın içindesiniz?

Dün gece bu anın hayalini kuruyordum. 

Ve hepinizle beraber buradaydım.

Ve şimdi rüyalarım gerçek oldu.

Herşey zihninizdeydi.

Yukarıda konser gösterileri arasında yer alan bu ifadeler, bizlere içinde yaşadığımız dünyanın gerçekliğini sorgulamayı hatırlatmaktadır. Rüyamızda gördüğümüz yerlerin ve olayların, bir başka yerde veya boyutta maddesel karşılıkları olduğunu düşünmeyiz. Çünkü tüm gerçekliğine rağmen, rüyamızdaki hareketli yaşantımızın biz yatağımızda sabit bir şekilde uyurken olduğunu biliriz. Aynı şekilde şu anda gördüğünüz ve adına "gerçek hayat" dediğimiz dünyanın aslıyla muhatap olduğumuzu da iddia edemeyiz. Rüyadan farksız olarak "gördüğünüz algıların kaynağının, dış dünyadaki cisimler ve bunları algılayan bedenimiz" olması şart değildir. Çünkü dışarıda her ne kadar maddi bir dünya olsa da, biz yine kopya görüntülerden oluşan hayali bir dünyayı seyrederiz.

Rüyanızda kendinizi tamamen hayali dünyalar içinde görürsünüz. Etrafınızda gördüğünüz cisimlerin ve insanların hiçbir gerçekliği yoktur. Üzerinde yürüdüğünüz toprak, yukarıdaki gökyüzü, gördüğünüz evler, ağaçlar, arabalar ve diğer herşey tamamen hayaldir; maddi bir karşılıkları yoktur. Ve hepsinin yeri, sizin beyninizin içidir. Beyninizde, daha doğrusu zihninizde vardırlar ve bundan başka bir yerde de değildirler.